Tuesday, January 26, 2010

(GugukluhayaT) FW: Medya kralı ve Okan Bayülgen'in şapa oturduğu anlar



TEKEL’ciler Medya Kralı’na da sızdı azizim!

Posted Salı, 26/01/2010 - 08:37
Sen bunca yıl televizyon kanallarında program yap, elinden her iş gelsin, kimine istediğini söylet, kimine çiftetelli oynat, ağzını açana her konuda uzman kesil, sonra bir akşam izleyicinin biri seni madara ediversin, şirazeni bozsun…
Meydan Kralı Okan Bayülgen, önceki akşam programını icra ederken, bir izleyici sorusuyla kendini sol ve 12 Eylül tartışmasının içinde buluverdi. Konuklarından Mehmet Ali Alabora ile TEKEL direnişinden başlayıp 12 Eylül darbesiyle hesaplaşmaya giden tartışma, oradan Anayasa değişikliğine uğradı ve Okan’ın kendine gelişiyle sona erdi.
Halbuki, ne güzel gidiyordu işler. Öyle her afet durumunda Büşükşehir’e yüklenenlere ağızlarının payı verillmiş, İBB'nin Darülaceze Müdürü telefonla konuk alınmış,, evsizler için uğraşları övülmüş; pek entelektüel bir alanda at oynatılmış, Avrupa'da evsizlerin bir tür "felsefe" icabı sokaklarda yattığı söylenmişti. Bu “sistem dışı” kalma tercihini bilmeyenler, sokaktakileri çaresiz zannetmeyecekti artık…
Zurnanın zırt dediği yer, programa telefonla katılan izleyicinin, TEKEL direnişini selamladığı, ardından da “70’lerdeki yüzbinleri yine meydanlarda görmek istediğini” dile getirdiği andı. Okan birden “grevsiz geçmeyen gençlik günlerini” hatırladı. Ne saçmaydı! Derken, densiz konuklar TEKEL işçilerine destek verdiklerini açıklamaya başlamazlar mı! Okan’ın cephesinde yalnızca Hakkı abisi kaldı.
Sen misin soruyu üstüne alınan ve işçiden emekçiden, sendikadan, 12 Eylül karanlığından bahseden! Okan sandalyesinde kıpırdandı, alnını kaşıdı, yüzü düştü. Zemberek birden boşaldı… İnsanın ayarı bozulmayagörsün, 12 Eylül’e selam da çakarsın, “gençtik zamanında romantik takıldık” da dersin, hele ağabeyinden yardım istersen “var mı ki TEKEL işçilerinin yanında yer alan bir sol parti” diye sorar, meydanlarda hak aramanın saçmalığından bahse kadar düşersin.
Ne güzel eğelence programı yaparken, üstelik de, televizyon pnogramları üzerinden “memleket ne hale geldi” soslu, acayip sistem karşıtı kelamlar ederken, küt diye ciddi bir mevzu! Amacı bu olaymış, kendi deyimiyle, “buraya iki farklı görüşten adamları dizer, bir sağ bir sol çarpıştırırmış, onların birbirine çemkirmesinden de gelsinmiş ratingler… Oysa onlar medya tartışırken, çıkmış solcu gencin teki, hatırlatmış TEKEL’i, direnişi, peki memnun muymuş şimdi?”
Okan bu, "uçurdum sizi" diyerek başlamıştı kariyerine. Beğenmediğini susturur, hakaret de eder, azarlar da. Hep bir ders, hep bir akıl öğretme peşinde… O biliyor, o görüyor, son noktayı hep o koyuyor. Çok da benziyor hani iktidardakine.
Ama dikkatli olmak lazım. Çok değil kısa süre önce meydanları dolduran o yüzbinler seni deyim yerindeyse şapa oturtabilir. Üstelik o gün yanında, en azından demokrasiden, sendikalaşmadan ve darbecilerle hesaplaşmadan bahsedecek cesarette “romantik” bir solcu da olmayabilir. Bu yüzden, aman! İşçinin, gençliğin, hele solun adını ağıza alırken dikkatli olmak lazım.



--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Gugukluhayat" group.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
To unsubscribe from this group, send email to gugukluhayat+unsubscribe@googlegroups.com.
For more options, visit this group at http://groups.google.com/group/gugukluhayat?hl=en.

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home


Real Estate