(GugukluhayaT) HAYATIN İÇİNDEN KAHVE MOLASI.....Sen buna yaşamak mı diyorsun?.........G
HAYATIN İÇİNDEN
|
Sen buna yaşamak mı diyorsun? İnsan, ekmeksiz, susuz yaşar. Ama rüyasız, idealsiz yaşayamaz. Yine rüya üzerine kafa yoranlara kulak verecek olursak, rüya görmemek diye bir şey esasen mevzuubahis değildir. Herkes bir şekilde rüya görür. Sadece gördüğü rüyaları hatırlayamayan kişiler vardır. Gece boyu rüya görmüş olsa bile, gördüklerini hafızası bir şekilde ulaşılamayacak yerlere atmaktadır. Yahut sahiden rüya görmeyen vak'alar da vardır ki, bunun için pek çok sebepler öne sürülmektedir. Bunlardan biri, sadece beden seviyesinde, sadece yeme, içme, üreme ve boşaltım biçiminde somut bir hayat yaşamak, -fikir, his ve kadim ulemamızın 'latifeler' diye ifade ettiği- ince hissiyat adına hiçbir şey yaşamamak. Bunları tamamen rafa kaldırmak. Siz buna bir tür robotlaşma da diyebilirsiniz. Sabahın köründe acı bir zil sesiyle uyanıyor, palas pandıras tuvalete ve lavaboya koşturuyor, servisi ya da otobüsü kaçırmamak için elindeki poğaçayı dişleyerek seğirtiyor, bir bedenlik yer açabilmek için epey bir mücadele verdikten sonra, tütün kokularına karışan deodorant kokularıyla yarı sarhoş olmuş bir vaziyette işyerine ulaşıyor, müdürün yahut şefin çatık kaşlarının gölgesinde kartını basıyor, öğleye kadar kâh odalar arasında mekik dokuyarak, kâh ıstampa, mühür, damga girdabında savrularak, kâh bir klavyenin tuşlarında tıkırtıya dönüşerek, kâh müşterinin karşısında dinlermiş gibi yaparak saatlerini geçiriyor. Saat kampana zili gibi 12.30'u gösterdiğinde 'Hım, evet, acıkmış olmam gerek' diyerek acıktığına hükmediyor, yemek fişiyle yemeğe iniyor, temcit pilavı gibi her hafta aynı listeyle önüne gelen yemeği tıkınıyor, hazmı kolaylaştırmak için ya çaycı Nurettin'den ya da kahve makinesinden sıcak içeceğini alıyor, böylece üretim adına biraz daha zindeleştikten sonra öğleden önceki teraneye aynen devam ediyor. Peki diyelim ki buna mecbur, ekmek parası, rızk endişesi, vesile-i mâişet… Ya iş çıkışı ne yapıyor? Yol üstünde market mabedinde bir parça alışveriş ayini yapıp eve geliyor. Çok yorgun, hatta bitik olduğunu düşünüyor. Yemeği mideye yuvarlayıp, üstüne de çayı höpürdettikten sonra, 'kafam çok dolu, kafamı boşaltmam gerek' diyor ve o mâlûm kumanda savaşlarından sonra televizyonun karşısına kuruluyor. O kanal senin bu kanal benim zihnini ordan oraya zıplattıktan sonra, haber ve magazin programlarında bazen köpürerek, bazen gevşeyerek kendini uykunun kollarına bırakıyor. Biçare "modern insanın" hayatı, dünyanın neresinde olursa olsun, üç aşağı beş yukarı böyle geçmemekte midir? Senin hayatın, benim hayatım, onun hayatı. İyi ama bizatihi kendisi baştan sona bir kalın uykudan ibaret olan bu hayat tarzının rüya, ideal, ufuk neresinde? Bu kalın uykunun içinde rüya yok ki! Rüya olmayınca, sadece kalıbı dinlendirme esasına dayalı bir biyolojik ömür yaşayınca, varlığımızın içine konulmuş olan ruh, kâlp, akıl, onca beceri, onca duygu, onca zekâ, onca sezgi, onca lâtife ne halt edecektir? Zihnime doluşan çağrışımlar arasından, ünlü zenci lider, özgürlük tutkunu Martin Luther King'in meşhur deyişi yankılanıyor içimde: "Bir rüyam var." yusuf özkan özburun |
Sadâkat budur Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış. |
TEBESSÜM | |
Zamanında zenginlerden birinin canı sıkılmış ve
Çocukluğumuzda Yaptıklarımız Aşağıdakilerden en az bir kaç tanesini yapmamış kaç çocuk vardır aranızda ? |
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email to gugukluhayat+unsubscribe@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at http://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/groups/opt_out.
0 Comments:
Post a Comment
Subscribe to Post Comments [Atom]
<< Home