Friday, August 30, 2013

(GugukluhayaT) Merhaba Dostlar-SUAT SAYIN.......&......Merhabanın hatırı vardı....G



 Merhabanın hatırı vardı.
 Merhaba Dostlar-SUAT SAYIN


Toprak temizdi.
Gökyüzü ve hava temizdi. Bize sundukları da.
Biz de temizdik.
Pazardan peynir almak risk değildi, sokak satıcıları dosttu. Onlarla
selamlaşıyorduk.
Merhabanın hatırı vardı.
Hijyen, kalite ve garantinin belgesi işte bu merhaba idi. Sütçümüz,
yoğurtçumuz, sebzecimiz vardı. Hal hatır sorduğumuz, hangi zeytinden
hoşlandığımızı bilen, iyi peynirden bizi haberdar eden bakkalımız
vardı.
Şimdi. Şimdi potansiyel tehlike olarak görüldüğümüz ve üstümüz
arandıktan sonra girdiğimiz süper marketlerin
on binlerce çeşidinin arasında 'merhaba'dan mahrum
alış veriş yapıyoruz.
Labirentin içinde raflarda şekiller, mesajlar ve imajlar var.
Reklâmlar bizi zaten kodlamıştır önceden; algılıyor ve alıyoruz.
İsminin başında hiper, süper ve mega gibi sıfatların bulunduğu
mağazalarda, oraya ne kadar çok giderseniz gidin, güvenlik
görevlileri, reyon sorumluları ve kasiyerlerle muhabbet kuramazsınız.
Market arabalarıdır orada size en çok tanıdık gelen.
İnsan bazen laf atmak ister 'işler nasıl gidiyor' veya 'hayırdır bugün
sol ön tekerin gıcırdıyor' diye. İnsanın hayatında kalabalıklar
çoğaldıkça, yalnızlıklar da çoğalıyor. Bakkalların gidişiyle,
sokakların ruhu da gitti.
Ve lezzetler de gitti. Yılın on iki ayı muhteşem görüntüsüyle arzı
endam eyleyen sanal domatesler gibi. Domates mevsimini kaybettiği
günden beri, çok şeyi kaybettik. Hâlbuki domates önemlidir. Mevsimi
bittiğinde gidişine üzülmek, yokluğunda özlemek zamanı geldiğinde
kavuşmaya sevinmek çok önemlidir. Kokusu çok önemlidir. Yöresi ve
lezzeti de. Her yöre bir başka domates, bir başka domates lezzeti
demektir.
Artık yörenin adı; sera.
Sadece domates mi? Ekmek mesela. Ekmek, ekmek gibi kokmuyor. 'Bir
dilim ekmek' anlamını yitirdi. Ekmeği kesemiyorsunuz. Gerçek bir dilim
gibi bir dilim çıkmıyor. Vitaminlerle şişirilmiş, kuş gibi hafif ve
lezzetsiz.
Çay mesela... Çay, çay gibi kokmuyor. Seylanla Türk çayını, tomurcukla
çay çiçeğini karıştırarak formüller üretiyor ve
telef oluyoruz.
Evet.. Şimdi, brokoliyle tanıştık, dört mevsim domatesle
ve daha neler neler...
İmkânlar arttı, çeşitler arttı. Şimdi her şey her zaman var. Ama bu
hengâmenin, bu hayat düzeninin neticesi hamburgerle baş başa
kalışımızdır.
Şimdi her şey, her zaman var ve her şey kıymetsiz.
Bir süper marketten alışveriş yapmaya çalışmak, sevdiğiniz birini
bulamayınca telesekretere not bırakmak gibi aslında. İkisinde de
muhatabınız yok, içinizden konuşursunuz; sizi duyan olmaz.
Bu çağın cilvesi herhalde. Kalabalıkların içinde yalnızlığı yaşamak ve
bundan keyif almaya çalışmak. Ama vakumlu, dondurulmuş, hijyenik ve
ambalajı güzel hayatımızda eksik bir şeyler var. Önemli bir şeyler.
Domatesin tadı gibi.
Bir merhabanın hatırı gibi...
FROM-SAİM GÜVEN





--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email to gugukluhayat+unsubscribe@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at http://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/groups/opt_out.

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home


Real Estate