Sunday, September 1, 2013

(GugukluhayaT) DERLEMELER & KADIN VE GİYİM...



Artık hırsızlar,  işlerini profesyonelliğe çevirmiş durumda, aman dikkat!!! İşte yaşanmış olaylar.

ALLAH KİMSENİN BAŞINA VERMESİN
 
 
1- Karı-koca gece evlerine döndüklerinde koridorda hiç tanımadıklarıı bir adamla karşılaşırlar. Bir anlık şaşkınlıktan sonra yabancı adam bayana dönerek 'Madem bu geceyi kocanla geçirecektin niye beni çağırdın?'   diye hışımla sorar ve kızgınlıgını belirten bazı hareketlerle evden bir anda çıkar. Tabi karı-koca bu olaya bir anlam veremez başlangıçta. Erkek, karısına bu olaydan ötürü bir hayli kızar ve hatta onu boşayacağını bile söyler. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra Karako l'a çağırılan karı-koca, yakalanan zanlı, suçlu ile yüzleştirilir ve olayın aslında bir hırsızlık olduğu anlaşılır.

 
2- Yine BİR BAŞKA OLAYDA karı-koca evlerine döndüklerinde evin içinde bir yabancı görürler, bu kişi gayet şık bir takım elbise giymiş ve elinde telsiz olan birisidir. Karşılaşma anında yabancı, ev sahiplerine "Evinize hırsız girdiği yolunda komşularınız tarafından ihbar aldık, ben sivil polisim, evi kontrol etmeye geldim" der ve devam eder, "Beyefendi aşağıda sokağın köşesinde ekip otomuz var, vakit kaybetmeden siz ekip otosuna gidip şikâyet dilekçesi doldurun.' der ve erkek hızla aşağıya iner. Yabancı adam, "Hanmefendi siz de zinet eşyası veya paranız varsa onlar kontrol edin" der, bayan hemen altınlarının bulunduğu yere gider ve sevinçle "neyse hala yerinde duruyorlar" demesiyle; yabancı bayanın kafasına ağır bir şeyle vurur. Yabancı da bayanın çıkardığı yerden altın, para, v.s.leri alıp hemen kaçar . Koca ekip otosunu bulamayıp evine geldiğinde karısının baygın, altınların da çalınmış olduğunu görür...

 

3- Özellikle bayan arkadaşlar dikkat insanlar taksiye bindiği zaman çantasını hemen yanına koyar ya… Bunu bilen uyanık taksiciler şöyle bir tertiple maksatlarına eriyorlar. Bahsettiğim bayan yorgun argın bir şekilde
taksiye biniyor ve çantasını sağ yanına koyuyor. Bir nefesleneyim derken şoföre gidecekleri istikameti söylüyor ve çantasından selpak almak üzere sağ yanına dönüyor ki çanta yok!! Önce bir aranıyor bakıyor yere, sağa-sola çanta yok!! Taksiciye hitaben 'çantam ile bindim fakat çantam şimdi yok çek kenara' der. Taksici gayet pişkin 'ne bilim teyze ben senin çantanı, unutmuşsundur bir yerde, inmek mi istiyorsun' diyor. Ama teyzem uyanık. 'Hayır' diyor' devam et'. 'Herhalde unuttum bir yerde. İneceğim yerde ben sana evden paranı öderim'.. Yol üzerinde bir karakolun önünden geçerken, ışıklar da duruyorlar. (Teyzem o istikametten götürüyor çünkü taksiyi!) Teyzeciğim tam karakolun önünde kapıyı açıy! or. Polis memurunu çağırıyor. Taksiyi kenara çektirip bir çırpıda anlatıyor olayı. Meğer polisler bu olayı bilirmiş. Polis memuru taksiciye hemen 'bagaji aç' diyor. Bagajı bir açıyorlar ki bagajda bir adam!!!! Binen müşterinin sağ ve sol tarafına bagajdan doğru, çok özenle yapılmış, fark edilmeyen delikler açıyorlar ve hooop çekiyorlar çantayı bagaja!! Çanta çok büyükse çekemiyorsa içine dalıp cüzdanı telefonu falan alıyorlar! TAKSİDE BAGAJLARA dikkat!

Mutlaka bu notu çevrenizle paylaşın. susmayın.. Sıra size gelmeden
HIRSIZLARIN YENİ KAPI AÇTIRMA YOLU!!
 
DİKKAT KAPI ALTINDAN SU GELİNCE HEMEN KAPIYI AÇMAYIN !!!
 
Gelen soyguncular, size kapıyı açtırmanın gürültüsüz bir yolunu bulmuşlar. Bunun için kapı eşiğinden su döküyorlar. Siz bu suyu fark edip de nereden geldiğini anlamak için kapıyı açtığınız anda ağzınızı kapatarak sizi evin içine sokup etkisiz hale getiriyorlar.
*******************************************************************
İnsanların çoğu, kendileri değil başkalarıdır,düşünceleri başkalarının düşünceleridir, yaşamları taklittir ve tutkuları alıntılardır.!
Oscar Wilde
 
 
 
Dünya; Aç oldukları için uyuyamayanlarla, açlardan korktukları için uyuyamayanlar arasında ikiye bölünmüş durumdadır.
 Paulo Freire
 
 
İnsan o kadar acı çeker ki, tüm canlılar arasında yalnız o, gülmeyi icat etmek zorunda kalır.
 Friedrich Nietzsche
 
 
 
 
Zengin; O'ki bir asalak, öyle bir asalak ki toplumu emer, sömürür.
Fakir; Çoğu kez ne uğruna öldüğünü bilemeden ölür.
 Dostoyevski
 
 
Aptallar ne affeder ne unutur, saflar affeder ve unutur,
akıllılar ise affeder; ama asla unutmaz.
T. Szasz
 
 
 
Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, 
cehaletin bedelini hesaplayın!..
Sokrates
 
 

Beyaz Gürültü

 "Sanki bir miktan engellenmiş gibi duruyorlar, sabit ve iyi ayarlanmış tebessümler takınmışlar, fotoğraf makinesinin doğasında var olan bir şeyden şüphe eder gibi."

"Ölüm bir bekleme süresidir aslında. Bu arada ruh, doğumda kaybolan tanrısallığın izlerini yeniden toplar."

"Sistem görünmezdi, bu da onu daha bile etkileyici, uğraşmaya değmeyecek kadar yıldırıcı kılıyordu."

"Yolumu bulmaya, bedenimi görmeye, dünyaya yeniden girmeye mecalsizdim."

"Küçük inatçı bir hüznün nesnelerin dokusuna nüfuz ettiği bir mevsimdi."

"İnsanlar beyin erozyonuna uğrarlar. Bunun sebebi ise dinlemesini ve çocuklar gibi bakmasını unutmuş olmalarıdır."

"Gerçekler mutluluğumuzu ve güvenliğimizi tehdit ederler."

"Dünya üstündeki en üstün yaşam formu olduğumuza ama yine de sözcüklere sığmayacak kadar mutsuz olduğumuza, çünkü başka hiçbir hayvanın bilmediği şeyi, ölmek zorunda olduğumuzu bildiğimize dair bir ironi."

Don DeLillo - Beyaz Gürültü (Dost Yayınları)
 
Siz televizyon izlerken, hayat akıp gidiyor...
Michael Jakson
 
 
Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalı.
•Aylaklık bütün kötülüklerin kaynağı, bütün erdemlerin tacıdır.
•İnsanlar sabırsız oldukları için cennetten kovuldular, tembel oldukları için geri dönemiyorlar.
•Ev halkını koruyan Tanrıya inanmaktan daha keyif veren ne olabilir!
•Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?
•Kötü'nün elindeki en ayartıcı silah, savaşa çağrıdır. Kadınlarla yapılan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.
•Bir topluluğu kontrol etmek, bireyi kontrol etmekten kolaydır. Bir topluluğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibelidir.
•Bence istediğin zaman yalnız kalabilmek mutluluğun en önemli nedenlerinden biridir.
•Kendini sonsuz küçültmek ya da sonsuz küçük olmak.Birincisi mükemmelik yani eylemsizliktir; İkincisi başlangıç yani eylemdir.
•İyiler uygun adım yürür. İyilerin varlığından habersiz olan başkaları onların çevresinde dans eder, zamanın oyununu oynarlar.
•Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.
•Kötü'ye bir kere kapılarını açmaya gör, kendisine inanılmasını beklemez artık.
•İnsanların tüm kusurları sabırsızlık, yaptıkları işte yönteme vaktinden önce son veriş ve sözde bir sorunu, sözde bir çit içine almaktır.
•Nedense artık sana hiçbir şey yazamıyorum; yalnızca bizi, kalabalık dünyanın ortasında bizi, yalnızca bizi ilgilendiren konular hariç. Yabancı olan her şey, yabancı kalıyor. Haksızlık bu! Haksızlık! Ama dilim dönmüyor ve yüzüm koynuna yaslanmış.
•Nasıl yaşanırsa, öyle ölünür.
•Sonsuzluk olsam bile kendimin içinde çok darım.
•Kötü'ye bir kere kapılarını açmaya gör, kendisine inanılmasını beklemez artık.
•Kapımın eşiğinden atılan mektuplarının üzerinden atlıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazla özleyeyim diye...
•Kimi zaman şuna inanıyorum: Birlikte yaşayamayacağız, boyun eğip rahatça uzanıvereceğiz yan yana, ölmek için. Ama ne olacaksa senin yanında olacak...
•Bu dünyada cezasız kalmayacak bir şey varsa, o da manevi meselelerde kullanılan hesap ve rakamlardır.
•Üzüntü, özlem, yaşama olan bu bağlılığımla nasıl çıldırmıyorum daha? Çok yalnızım, dilsizlerin yalnızlığına benziyor yalnızlığım, onun için hoş görün bu gevezeliğimi, dinleyecek birini bulunca boşalttım içimi, susamazdım daha.
•Din fedaileri bedeni küçümsemez, çarmıha gererek yüceltirler onu; bu açıdan düşmanlarıyla aynı görüştedirler.
•Her şey bir aldatmacadır: En az yanılmaya bakmak, normal ölçüler içinde kalmak, en aşırının peşinden gitmek.
•Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içinize.
•Dünyayla arandaki savaşımda, dünyanın yanında ol.
•Seninle dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.
•Eğer bir hedefiniz varsa ama ona ulaşma yolunu göremiyorsanız, o yolun adı 'tereddüt'tür.
•Bir hedef var, ama yol yok; bizim yol dediğimiz şey, bir duraksamadır.
•Yılanın aracılığı gerekliydi: Kötü, insanı ayartabilir; ama insan olamaz.
•Kendimden başka hiçbir eksiğim yok...
•Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerleyebildiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu.
•Dalgaların bir su damlasını kaldırıp kıyıya atması, denizdeki ezeli dalgalanma olayını asla engellemez; hatta denizdeki dalgalanma, kıyıya atılan damlaya borçludur varlığını.
•Bu dünya için koşumlarını takınman gülünç.
•Ama bütün dumanların altında ateş vardır.
•Duvar kendisine çakılmak üzere olan çivinin ucunu nasıl hissederse, o da şakağında öyle hissetti. Dolayısıyla hissetmedi.
•Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur.
•Belki bir şeylere sahipsin, ama kendi varlığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oldu sadece.
•Belirli bir noktadan sonra geri dönüş yoktur. Bu noktaya erişmek de gerekir.
•Sonbaharda bir yol gibi: Temiz pak süpürüyorsun, sonra yol bir kez daha kurumuş yapraklarla örtülüyor.
•Kötü'nün ondan bir şeyler gizleyebileceğinize inanmanızı sağlamasına izin vermeyin.
•Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.
•İyi, bir bakıma rahatsızlık vericidir.
•Yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak.
•İnsan, içinde yok edilemez bir şeyin varlığından sürekli emin olmadan yaşayamaz; ancak gerek bu yok edilemez şey gerekse de bu güven kendisinden daima gizli olabilir. Bu sürekli gizliliğin kendini açığa vurma yollarından biri, kişisel bir tanrıya inançta kendini gösterir.
•Giyotin gibi bir inanç. Onun kadar ağır, onun kadar hafif.
•Tinsel bir dünyadan başka bir şeyin bulunmadığı gerçeği elimizden umuduzu alır, ama bize bir kesinlik bağışlar.
•Önceleri sorularıma neden cevap alamadığımı anlayamıyordum, şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inanabildiğimi anlayamıyorum.Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyorum sadece.
•Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.
•Gerçek bölünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.
•Sanatımız, gözümüzün Gerçek'le kamaşmasıdır.Geri geri kaçan ucube maskelere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değil.
•Kıyamet Günü'nü böyle adlandırmamızın nedeni ancak bizim zaman kavramımızdandır; aslında o bir tür sıkıyönetim mahkemesidir.
•Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acılar hakkında ne bilebilirsin ki; ben seninkiler hakkında ne bilebilirim ki? Ve ayaklarına kapanıp ağlasam ve anlatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç olduğunu anlatsalar; benim hakkımda cehenneme ilişkin bildiklerinden daha fazla bilecek misin? Bu yüzden bile biz insanlar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygılı, o kadar düsünceli, o kadar sevgiyle durmamız gerek.
•Öff, dedi fare.Dünya da günden güne daraliyor.İlkin bir genişti ki,korktum,koştum ileri,uzakta sağlı sollu duvarları görür görmez dünyalar benim oldu.Ama bu uzun duvarlar da öyle çabuk birbirlerine doğru ilerliyorlar ki,en son odadayım işte; orada, köşede de kapan duruyor, gitgide kısılacağım kapana. Kedi:Sen de öyleyse yönünü değiştir,dedi ve kedi fareyi yedi.
•Kim terkedilmiş bir hayat yaşar, ama yine de bazen insanlar arasina karişmak isteğini duyarsa, kim günün değişik zamanlarını, havadaki, is durumundaki vb. değişiklikleri dikkate alarak tutunabileceği bir insan kolu görmek isterse, sokağa bakan bir pencere olmadan uzun süre yapamaz.
•Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur.
•Bürokrat için insanca ilişkiler değil, yalnızca nesne ilişkileri vardır. İnsan evrağa dönüşür. Evrağa verilen sayı ile belirgin kılınan, ölmüş bir varlık olarak evrağın akışına girer. Bu varlık, şahsen çağrıldığı zaman bile bir kişi değil, yalnızca 'olay'dır. 'Konu' ile ilgili olmayan ne varsa akıp gitmiştir. Resmi dairelerin koridorları aşağılanma kokar. Sigara içmek kesinlikle yasaktır. Bu yasağın kapsamına soluk almak da girer. Buna karşılık yürek çarpıntısına izin vardır, dahası çarpıntı olması istenen bir şeydir. Her türlü ümit uçup gider. kapıdan kapıya gönderilen kişiye suçluluk duygusu aşılanır. Buraya giren, yalnızca bir vizite kağıdı ya da pasaportunun uzatılmasını istese bile kendini suçlu duyumsar. En iyi olasılıkla bir dilek sahibidir, aslında ise suçludur.
•Kargalar, bir tek karganin göğü yok edebilecegini ileri sürer. Ona kuşku yok; ama göklerin kulağı duymaz böyle bir savı, çünkü gökler kargaların yokluğu demektir.
•Bir elmanın birbirinden farklı görünüşleri olabilir : masanın üstündeki elmayı bir an olsun görebilmek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, elmayı alıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü.
•Bir merdivenin üzerine basılmaktan yeterince çukurlaşmamış basamağı, basamağın kendi açısından, ıssız çakılmış bir tahta parçasıdır yalnız.
•Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle... Dinleme bile, sadece bekle...Bekleme bile, gerçekten sakin ve yalnız ol. Dünya özgürce sunacaktir kendini sana...Maskesinden sıyrılmak için başka seceneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine.
•Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de insanı çelmelemek içindir sanki.
•İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: Sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet'ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıklarından ötür geri dönemiyorlar.
•Bilgeliğin başladığına ilk işaret, ölmek isteğidir. Bu yaşam dayanılmaz görünür, bir başkası ise erişilmez. İnsan ölmek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden alınıp ilk işi nefret etmeyi öğrenmek olacağı yeni hücresine konulmak için yalvarıp yakarır. Bunda belirli bir inancın kalıntısı da etkilidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukluya şöyle bir bakacak ve diyecektir ki: "Bu adamın yeniden hücreye kapatılmasına gerek yok. O bana geliyor artık.

 
 


 
Uygulamadan, önermeden önce, araştırın.  
Ben sadece aktarıyorum... 
Sevgi ve saygılarımla
İnci
   ********************************************************************************-

--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email to gugukluhayat+unsubscribe@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at http://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/groups/opt_out.

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home


Real Estate