Tuesday, September 24, 2013

Ynt: (GugukluhayaT) 05-Rifat Serdaroğlu: GÜVENİ YOK ETTİNİZ





----- Özgün İleti -----
Kimden : cimcime@neomailbox.net
Kime : erzincan-kemaliye-egin-grubu@googlegroups.com
Gönderme tarihi : 24 Eylül 2013 Salı 10:56
Konu : (GugukluhayaT) 05-Rifat Serdaroğlu: GÜVENİ YOK ETTİNİZ

Evet, en kötüsü bu.
Toplumda artık kimsenin kimseye güveni yok.
Pislik atılmadık kimse kalmadı.
Kendilerini yüceltmek adına herkesi sırayla itin d.tüne sokup sokup çıkarıyorlar.
Projeksiyon deniyor buna psikiatride.
Bir tür savunma mekanizmasıdır.
Dikkatle bakarsanız, cemaat ve AKP sıkıntılı bir ruh halinin, çatışmalı bir bilinç altının bütün savunma mekanizmarını bol bol kullanmaktadır.
Gündelik yaşamda yan tarafta görülen savunma düzeneklerinin türlü türlü örneğini göreceksiniz.

Özellikle toplumun en çok güvendiği kurumlar hedef tahtasında.
En inanılmaz, en uç, an saçma iftiraları dahi atmaktan hiç çekinmiyorlar.
Çamur at pislik kalır prensibini çok iyi biliyorlar.
Geçen üç AKP iktidarı döneminin sonunda ülkede güvenilir sayılan kim ve hangi kurum varsa artık hepsi şaibe altında.
TSK ülkede Kürt-Türk savaşı çıkarmak üzere entrika yapmakla suçlanıyor.
Yargı hem adi, hem siyasi sahtekarlıklar, çete oluşumularıyla suçlanıyor.
Futbol, şike, stadlarda şiddet ve siyasi cepheleşmelerle anılıyor.
Sanat camiası bile iktidara selam çakanlar, boyun eğmeyenler olarak cepheleşmiş durumda.
Halkın bir bölümü müslüman diğer bölümü ise kafir olarak belirlenmiş.
Kürt-Türk, Alevi-Sünni, müslüman-kafir, artık aklınıza hangi ayrım çizgisi gelirse, hepsi de mevcut.
Zaten olan alevlenmelerin üstüne benzin dökülüyor, körükleniyor.
Olmayanları ise yaratılıp, üretiliyor.
En ufak farklılıklar dahi çatışmanın, savaşmanın bahanesi halinde.
Polis karşısında iktidarı protesto edenlerin üzerine Allah Allah diyerek, küffara saldırır gibi saldırıyor.
Bir toplum bundan daha fazla nasıl birbirine düşer, ben onu bilemiyorum.

Korkarım, birkaç yıl içinde toplum tıpkı 12 Eylül öncesi gibi birbirine girmiş olacak.
Hem de her eksende sokak çatışmaları yaşanacak.
Kurtarılmış bölgeler, devlet otoritesinden yoksun bölgeler göreceğiz.
Aslında dediklerim kısmen olmakta.
Ülkede fiili Kürt bölgeleri vardır.
İnsanlara adları, dinlerinin, mezheplerinin araştırıldığını, Alevi mi, yoksa Sünni mi olduğunun soruşturulduğunu görüyoruz.

İşte o günlerin ortalarına geldiğimizde herkes kendine sormalı.
Kim buna sebep oldu?
Dış mihraklar mı?
Evet, dış mihraklar, Amerikalı oligarklar ve onların kontrol ettiği batılı gizli ve resmi kurumlar.
İç mihraklar mı?
Evet, Amerikalı oligarkların kontrolü altına girmiş işbirlikçiler, cemaat, iktidar, ve her türlü muhalifden ayıklanmış devlet aygıtı.
TSK mı?
Evet TSK, gidişata boyun eğerek, izlediği için sorumludur.

Peki, daha önce 12 Eylül öncesinde farklı mıydı?

Hayır, herşey aynıydı.
İç mihraklar, dış mihraklar, TSK.
Bugün nasılsa o gün de aynıydı.

Her defasında ülkemizde aynı tekrarlar, aynı senaryo, aynı aktörler.
Her defasında patron aynı, Amerikalı ve İngiliz oligarklar.
Artık sıkılmadınız mı?

Artık bu oyuna dur demek zamanı gelmedi mi?
Birbirimizi yemeyi bırakıp, başkalarını yesek artık, ne olur?


Saygılar
Oraj POYRAZ
--------------

SAVUNMA MEKANİZMALARI

Savunma Düzenekleri
Egonun savunma düzenekleri, içrel çatışmaların yarattığı anksiyeteden kurtulabilmek amacıyla egonun kullandığı bilinçdışı düzeneklerdir. Bunların görevi hem bir dürtünün doyum bulmasını önlemek ya da nesnesini değiştirmek, hem de bundan dolayı ortaya çıkan anksiyeteden kurtulunmasını sağlamaktır. Savunma başarılıysa sonuçta bir denge kurulur fakat başarısız ise kullanılan düzenekler psikiyatrik belirtilerin (fobi, depresyon gibi) ortaya çıkmasına neden olur. Ortaya çıkan belirtiler, bilince çıkmaya çalışan dürtüyle savunma düzenekleri arasında bir uzlaşmadır. Diğer bir deyişle belirti dürtünün hem kılık değiştirmiş doyumu hem de ona karşı kullanılan bir savunmadır.    

Egonun kullandığı savunma düzeneklerinin başlıcaları arasında bastırma, yadsıma, yansıtma, yer değiştirme, akla yatkınlaştırma, karşıt tepki kurma, yalıtma, döndürme, yapıp bozma vardır:

Bastırma (represyon), dürtü, anı ve deneyimlerin bilinçdışına itilmesi ve orada tutulmasıdır.

Yadsıma (inkar), ego için tehlikeli olarak algılanan ve anksiyete doğurabilecek  bir gerçeği yoksaymak, görmemektir.

Yansıtma (projeksiyon), kişinin kendisinde bulunan dürtü ve duyguları, dışarıya aktararak/yansıtarak, dışarda imiş ya da dışardan kendisine yöneltiliyormuş gibi algılamasıdır.

Yer değiştirme, bir dürtünün ya da duygunun asıl nesnesinden başka nesneye yöneltilmesidir.

Akla yatkınlaştırma (rasyonalizasyon), acı ve bunaltı verici durumlarda, akla yatkın görünen fakat sıkıntı vermeyecek bir neden, bir açıklama bulmadır.

Karşıt tepki kurma (reaksiyon formasyon), bilinçdışı yasak dürtü ve eğilimlerin tam karşıtı tepkiler göstermedir.

Yalıtma (izolasyon), bir yaşantının bilme, tanıma ve anlama ile ilgili yanı tümüyle anımsanabilirken, duygusal yanının ayrılarak bastırılmasıdır.

Döndürme (konversiyon), içrel çatışmanın yarattığı anksiyetenin bedensel bir işlev yitimine döndürülmesidir.

Yapıp bozma (undoing), kişinin gerçekte ya da düşüncesinde yaptığı ya da yaptığını düşündüğü olumsuz eylemleri yansızlaştırmak, etkisini kaldırmak ve yapılmamış saymak amacı ile yürütülen bir takım işlemlerdir.

Gerileme (regresyon), anksiyeteden kurtulmak amacıyla kişinin ulaşmış olduğu gelişim evresinden daha alt gelişim evresinin davranış özelliklerini göstermesidir.

Yüceleştirme (sublimasyon), dürtünün özgün amacını ve nesnesini bırakarak, toplum içinde kabul gören yaratıcı ve yapıcı eylemlere yönelmesidir (yüceleştirmenin diğer savunma düzeneklerinden en önemli farkı, diğerlerinin ruhsal enerji kullanımını gerektirmelerine karşın, bunun gerektirmemesidir ve bu nedenle anormal yönü olmayan bir savunma düzeneğidir).


 

 

Rifat Serdaroğlu: GÜVENİ YOK ETTİNİZ

24 Eylül 2013

 Bir toplumu kargaşa içine atmak isterseniz, önce oradaki "Güven Ortamını" yok etmeniz gerekir.
AKP’nin bilerek-planlayarak yaptığı budur.

"Ama AKP iyi şeyler de yaptı canım" diyen oğlaklara şunu hatırlatmak isterim.

İktidar, geldiği günden beri Türkiye’de güven ortamını ortadan kaldırmak için elinden gelen her kötülüğü yaptı.
Ülkeme bu kötülüğü yapan iktidarın yaptığı "
iyi işler" varsa, mecburiyetten veya kendiliğinden olan işlerdir.

Çünkü bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir.
Bir toplumda "
Güven Ortamı" kaybolmuşsa, orada ne dirlik kalır ne de düzen.

Güven her şeyin başıdır.

AKP İktidara gelmeden önce bakın nasıl yaşardık, hatırlayalım;

Kimse komşusunun etnik kökenini- mezhebini- inanışını bilmezdi.
Hepimiz Türk’ü-Kürt’üyle, Sünni’si-Alevi’siyle, Hıristiyan’ı-Musevi’siyle kardeş- kardeş yaşardık.
Bu tarikat-cemaat demokratları geldi, önce Türk Devletinin kurucularına saldırdılar.
Asimilasyon-İnkâr-Ret politikalarını kaldıracağız, Türkiye’de 36 etnik köken var, hepsi özgür olacak dediler.
Kürtçüleri kışkırttılar, bölgelere göre politika yaparak, hassasiyetleri kaşıdılar.
Dinimizi siyasete alet ettiler.
Oy uğruna tarikatları-cemaatleri devlete soktular.
Bölücülerle işbirliği yaptılar.
Sonunda kardeş- kardeşe düşman oldu.

Demokrasimizin standardını, tüm Türk Milleti için yükseltecekleri yerde, etnik ayrımcılık yaptılar.
Türk Ordusunu kendilerine hedef seçip, çökertmek için her türlü sahteciliği yaptılar.

Hatırlarım, çocukluğumda, "Ağır Ceza Reisi" olan Hâkim Bey caddeden geçerken, esnaf yerinden kalkar, saygı gösterirdi.
O zaman insanlar şundan emindiler; "
Hâkimler, bana tuzak kurmazlar.
Poliste başıma bir dert gelse, Hâkimler beni korur, ben onlara güveniyorum"

Peki, bu bademler ne yaptılar?
Adalet sisteminin içine fitne soktular.
Yargıyı iktidarın maşası yaptılar.
Toplumun saygı duyduğu-güvendiği-namuslu Hâkim ve Savcılar yerine, kişiliksiz-çoğu cemaat beslemesi- aldığı benzinin bile parasını ödemeyen sepetleri, tetikçi olarak kullandılar.

Şimdi size soruyorum;

Mahkemeye bir işiniz düştüğünde, gönül huzuru ve güven ortamı içinde

"Bana bir şey olmaz, Hâkimlere güveniyorum" diyebiliyor musunuz?

İşte söylemek istediğim budur.
Türk Milletinin içine fitne sokup, bizi birbirimizden şüphe eder hale getiren, vatandaşını
"beğenmeyen ormana gitsin" diye azarlayan bir iktidar, iyi şeyler yapsa ne olur?

İyi yaptığı şeyler varsa başlarına çalınsın…

Komşunun komşuya güveni kalmadı.

Devlete-Hükümete-TBMM’ye güven kalmadı.

Hâkime-Hekime-Hakeme-Hukuka güven kalmadı.

Şimdiki Askere-polise güven kalmadı…

Gelelim Beşiktaş-Galatasaray maçında yaşananlara…

Beşiktaş Taraftarları ve Çarşı Grubu, Gezi olayları sırasında, AKP İktidarının Polise aşırı güç kullanma emri vermesini kınamış ve toplu olarak iktidarı eleştirmişti.
Anayasal hak olan özgürlüklere ve demokratik tepki kullanma hakkına son derece zeki espri ve fikirlerle sahip çıkmıştı.

Çarşı Grubunu sindirip- bölemeyen AKP, kendi Gençlik Kollarına

"1453 Kartalları" diye bir grup kurdurdu.
Bin kişi kadar olan bu grup, polis tarafından üstleri aranmadan stada alındı.

Bunlar önce Çarşı Grubu ile kavga çıkardılar ve Melo denen serserinin olayını fırsat bilip, sahaya girdiler ve doğrudan sivil güvenlikçilere ve polislere saldırdılar.
Ne hikmetse gözaltına alınan ve kendilerine 1453 Kartalları diyen bu grup, derhal serbest bırakıldı.

Şimdi Beşiktaş Kulübüne cezayı Türkiye Futbol Federasyonu verecekmiş.

Tam bir kara komedi.

TFF Başkanı denen "Torbeş" gazetelerini Başbakan Erdoğan’ın emrine vermiş.
At dediğini atıyor, tut dediğini tutuyor.
7 Milyon Dolarlık evde oturan Nagehan Alçı’yı Başyazar yapmış.
Elbette ki Beşiktaş hakkındaki kararı TFF değil, Başbakan Erdoğan verecek.

İşin özü;

Başbakan Erdoğan "Çarşı’dan" intikamını böyle alıyor veya alacağını zannediyor.

Aklı sıra "Kartal’ı" vurup düşürecek!

Ne zamandan beri kargalar Kartalları avlamaya başladı.
Yaradılışa ters.

Güven ortamının olmadığı, Hükümetin taraf olduğu, kendi vatandaşına tuzak kurduğu, hırsızlık ve yolsuzluk dosyalarının bizzat iktidarın boynuna asılı olarak durduğu bir hükümete ben güvenmiyorum.
Çarşı hiç güvenmez ve susmaz.

Siz güveniyor musunuz?…

Sağlık ve başarı dileklerimle 24 Eylül 2013

İLK KURŞUN



a45UyF587661-201307301451-05

  ^^^^^ - vvvvv

 
--
zaryop:jaro
GULUMSUYORUM
. . . . . .
sokakta giderken,kendi kendime
gulumsedigimin farkina vardigim anlarda
insanlarin beni deli zannedecegini dusunup
gulumsuyorum...

Orhan Veli KANIK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

 

--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email to gugukluhayat+unsubscribe@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at http://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/groups/opt_out.

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home


Real Estate