Monday, October 14, 2013

(GugukluhayaT) 05-Algı değil AKP'nin açık şeriat ajandası: Türkiye ve Ortadoğu'ya faturası ağır olacak


Algı değil AKP'nin açık şeriat ajandası: Türkiye ve Ortadoğu'ya faturası ağır olacak

Demokrasi ile teokrasi birbiriyle tümden bağdaşsaydı birinden birine gerek olmazdı.
Arada derece değil nitel farklar var.

Din sadece abdest, namaz, oruç, cuma, hac, örtü değil; ideoloji ve yaşam biçimi olarak çok daha fazla bir şeydir.
Öğretmen okulun asli bir parçası ve rol modelidir.
Devlet, memurlarıyla devlettir.
Öğretmeni, memuru belli bir dinin değer ve sembolleri ile hareket eden devletin, yurttaşlarına karşı yansız, eşit ve adil davranması imkânsızdır.

Türkiye’de irtica tehdidi bitmiştir, artık şeriat (dinin hayata ilişkin belirlenimleri) hüküm sürmektedir.
Osmanlı’nın 1773’lerden beri girdiği ağır aksak aydınlanma, bilim ve modernleşme süreci 1945’lerden bu yana dini muhafazakâr mekanizmalarla kuşatılmaya başlanmıştı, 08.10.2013 itibarıyla artık karşı-devrim hemen tümden tamamlanmış bulunuyor.
Buradaki ana soru, sonuçta kapitalist liberal demokrasi yerine şeriat gelse kötü mü olur, neden karşı çıkalım(?), sorusudur.
Sorunun özü de buradadır.
Çünkü insanı, halkı, demokrasiyi, bilim-sanat-felsefeyi esas alırsak, ön yargı ve ayrımcılıkların aşılmasını esas alırsak, teokratik rejimlerin kötülükleri saymakla bitmez.
Burada sadece birkaçına değinelim.

1-Dini rejimlerde din ve inanç özgürlüğü yoktur, kul ve itaat vardır.
Şeriatta insan, toplum veya doğa esas değildir; her şey dine uygun olmak zorundadır.
Düşünce veya vicdan hürriyeti yoktur ki, dinini hür olarak seçsin ve yaşasın.
İnsan cüzi akla sahiptir, talidir, önemli değildir.
Külli olanla ilgili fikir yürütemez, deneyim veya aklıyla karar veremez, şirke girer, dinden çıkar, küfre girer.

2- Dini rejimde ötekine saygı yoktur"Onun dini ona" söylemi sadece ehli kitap (Musevi ve Hristiyanlar) için, o da belirli "Zimmet" akitleriyle, ibadetlerini açık alanlarda göstermemeleri şartı ile, baş vergisi şartı ile geçerlidir.
Bir putperestin ise putperest olarak yaşamasına, dini inancı olmayanın yaşamasına müsaade edilmez.

3- Dini rejimde kadının konumu ikincildir.
Tüm Sami dinlerinde (Musevilik, Hristiyanlık, İslâm) cinsiyetçi bir bakış vardır, kadın ikincil konumdadır.
Kadın toplumsal yaşama "kadınlık" fıtratının sınırları ile sınırlı olarak katılabilir.
Aksi takdirde günaha girmiş olur.
Başörtüsü de bunun bir göstergesi ve emridir.

Adalet ve eşitlik herkesin hakkıyla/liyakatle her göreve gelebilmesini garanti eder.
Sami dinlerine dayalı bir rejimde imam veya önder kadın olamaz, farklı dinlerden veya dinsiz de olamaz.
Kadın diyanet işleri başkanı olamaz.

Bunun için tarihe bakmayı beceremeyenler Diyanet’in fetvalarına bakabilir, bugünkü Suudi Arabistan’a bakabilir, bu da yetmiyorsa Afganistan’a bakabilir.

4- Dini rejimlerde, demokrasi yok, şeriat vardır.
İnsanın, toplumun özne olmadığı bir anlayışta demokrasi olmaz.
Sadece dine uygun olmak koşuluyla,  şeriatın açıkça tanımlamadığı durumlar için, ictihad vardır ki, icmâ ve kıyasta da hüküm nass (Kuran ve Sünnet) ile uyumlu alınmak, hatta mezhep esas alınmak zorundadır.
Dinin emrettiği hiçbir konuyu meclis veya toplum değiştiremez, yok sayamaz, akli veya özgür karar veremez.
Hükmü Tanrı (şeriat) vermiştir.
Demokrasinin şartı laiklik, teokrasinin şartı dindir.

5-Kulluk olsun, demokrasi olmasın, kadınlar ve diğer ehli kitaptan olanlar ikincil olsun, putperest veya dinsizlere yaşama olanağı verilmesin, tüm bunlarda kötülük nedir(?) diye hâlâ sorulursa, o dinin inananı için şeriat ya tümden kendini teslim etme ya da yaşam boyu korku ve baskı ile yaşama demektir (teslim olmak mı, korku-baskıyla yaşamak mı daha ehl-i şer, ona siz karar verin); hele farklı iç veya dış topluluklar için din savaşlarına, mezhep savaşlarına, inanç savaşlarına yol açmaktadır.
İrlanda örneği yeterlidir.
Suriye örneği yeterlidir.
Sivas-Maraş örneği yeterlidir.

6- Dini rejimlerde adalet de kalkınma da yoktur.
Şeriat en büyük zararı, en başta kendi müminlerine, kendi topluluklarına, kendi coğrafyalarına vermektedir.
Din ve mezhep dayatması ve çatışmaları içinde zaman ve enerjisini tüketirken bilim, sanat, mimari, felsefe ve iktisadi kalkınmada geriye düşülmektedir.

Osmanlı geç uyandı, ancak paçayı kurtaramadı.
  Sırada Türkiye, Irak, Libya, Mısır, Pakistan var,  Afganistanlaşma yolunda ilerliyorlar.

Hemen her tür yenilik hareketini küfürle suçlayan İslamda, aydınlanma mümkün mü, bilemiyorum, ancak olmazsa da İslam coğrafyalarının işi zor gözüküyor.


a45UyF587661-201307301451-05

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Her delige elini sokma, ya yilan cikar ya ciyan.

Anonim
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home


Real Estate