(GugukluhayaT) 05-Sabahattin Önkibar: Fethullah Gülen’in kaset emri!
Herşey gözler önünde cereyan ediyor. Hiçbirşey saklı, gizli değil. Ülkede devlet ve millet olmakla bağdaşmayacak bir sürü iş oluyor. Anadolu ve Trakya denilen bu topraklarda yaşayan insan kalabalığına bir isim bulma arayışları var. Yeni kurulacak üç ayrı ülkenin adları ne olsun onu belirlemeye çalışanlar var. Seçmen hileleri, SEÇSİS, şu ya da bu izah etmiyor. Halk üç seçim dönemi, olup bitenlere onay vermiş. Buradan çıkaracağımız sonuç ne olur? Türkiye diye bir ülke, Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet, Türk halkı diye bir kavram kalmamış. Üstünde ne olduğu ve kimlerden oluştuğu karmaşık olan bir kalabalığın yaşadığı, adı meçhul, geleceği meçhul bir devletin vatandaşlarının yaşadığı olan bir toprak parçası. Kendine ne yapılırsa yapılsın, kendisini kimler güdüyor olursa olsun bundan utanç duymayan bir yığın. Bazen Osmanlı damarımız kabarıyor, Viyanadan, İstanbul kuşatmasından, Balkanların fethinden heyacanlanıyoruz. Bazen Emevileri, Abbasileri bizden sayıyoruz. Bazen gelmiş geçmiş, bütün Türk devletlerini bizden sayıyoruz. Bazen de hiçbirini bizden saymıyoruz. Bazen bunların hepsinden bazen de bazılarından utanıyoruz. Türk-İslam sentezi diyoruz. Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman diyoruz. Bunlar bir netlik, açıklık işareti değil. Bir kimlik bunalımının işareti. Biz Türk müyüz, biz Arap mıyız, biz milletsiz Türkçe konuşmaya mahkum Müslümanlar mıyız? Tercümesi budur sentez safsatalarının. Bana sorarsanız, bizim Türk atalarımızın devlet kurma, yaşatma tecrübeleri var. Büyük bir kültür birikimi bu. Bugün bu yok. Bugün ne Türküz, ne Müslümanız, ne o devlet adabı, ne o kültür ve görgü. Biz bugün kişiliksiz, ahlaki değerlerini yitirmiş bir kalabalık kitleyiz o kadar. | Dilediğiniz kadar böbürlenin, dilediğiniz kadar diklenin. |
Sabahattin Önkibar: Fethullah Gülen’in kaset emri!
Fethullah Gülen‘i televizyonda dehşetle izliyorum.
Bir değil, iki değil, üç kişiyi fuhuş kaseti tezgâhından kurtardım diyor!
Bu itirafın iki boyutu var!
Birincisi, Türkiye’de faaliyette olan kaset çetesi tespitidir ki hiç kimse bu alçaklığı yapanları gizleyemez.
Kim gizliyorsa dolaylı olarak suç ortağıdır.
Dolayısı ile Fethullah Gülen bu çeteyi derhal ifşa etmelidir.
İkinci husus, Fethullah Gülen‘in konumudur.
Aklım almıyor, Fethullah Gülen din-diyanet-hayır hasenatla uğraşan bir inanç önderi midir, yoksa küresel bir istihbarat örgütünün lideri mi?
Soruyorum; nasıl oluyor da binlerce kilometre ötede, yani Pensilvanya’da ikamet etmesine rağmen iktidarın çok önemli bir ismine kaset tezgâhı kurulduğunu önceden öğrenebiliyor?
Bu beyanı, aslında devletin içindeki F tipi örgütlenmenin itirafı değil midir?
Bir başka şey, Fethullah Gülen AKP’li o önemli isme sınırsız hoşgörü gösterirken, o hoşgörünün zerresini neden Hanefi Avcı‘dan esirgedi ve Cemaat’i onu fuhuşçu diye haftalarca hedefe oturttu?
Tayyip Erdoğan‘ın Türkiye’de en çok dava açtığı gazeteci olarak amacım Gülen’e karşı Erdoğan’ı sahiplenmek değil elbette ama bilinmelidir ki ikisi arasında zerre fark yoktur.
NOT: Açıklama bana yeni ulaştı; Hürriyet’in Yılmaz Özdil’i bir yıl içinde sekizinci defa izne göndermesinde ihale şu bu söz konusu değilmiş.
MHP’nin İstanbul adayı PKK’lı mı?
Adı: Rasim Acar.
MHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı.
Rasim Acar aslında bir PKK sempatizanı!
Nereden mi çıkardım?
Devlet Bahçeli’nin sözlerinden!
Hatırlayın; ne demişti Bahçeli?
"Gezi Direnişi’nin arka planında PKK ve Öcalan var ve bu protestoya katılanlar onlarla beraberdirler"
Bahçeli bunları söylerken Sevgili Rasim Acar, tıpkı benim gibi herkesi ve MHP’li milletvekilleri Taksim’e çağrıyordu ki Rasim’in o günlerde attığı tweet’ler ortada!
Söyleyin; bu tablo Bahçeli’nin acziyet tescili değil midir?
Ülkücü camia böyle birine hâlâ nasıl "önder" diyerek selam duruyor vallahi pes!
Öcalan bile ‘Suç işliyoruz’ derken susan savcılar!
İki gün önce İmralı’ya giden BDP heyetine Abdullah Öcalan aynen şunları söylüyor:
"Bu toplantı korsan, hem siz hem ben suç işliyoruz"
Hayır; bu ifadeler bir yakıştırma değil, bizatihi Apo yoldaşı BDP’lilerin açıklamaları.
Söyleyin; bu durumda savcıların harekete geçmesi gerekmiyor mu?
Öyle ya Öcalan, açıktan kendisi ve ziyaretine gelenleri ihbar ediyor; ama savcılarımızdan tık yok!
Söyleyin; böyle bir yargıya ne dememiz gerekiyor?
Kuşkusuz, Öcalan’ın kendini ve ziyaretçilerini ihbar etmesi konumunu, örgütünü ve müzakere sürecini yasal bir zemine oturtmak ve hadiseyi uluslararasılaştırmak için; ama savcılarımızın suskunluğu bühtan ötesi değil midir?
Kaçma, görevin halkı uyarmak Bahçeli!
Devlet Bahçeli sözcüsünün beyanı ile "Kürdistan"a bütçe yapılmasına ortak olmamak için dün yapılan bütçe sunumunda konuşmaktan vazgeçti.
Pardon ama ben bu kararı ve tutumu hiç anlayamadım!
Ne yani Bahçeli Meclis’te konuşmayarak o bütçenin yapılmasını mı engelledi?
Yahu sen âlemi kör, milleti sersem mi sanıyorsun Bahçeli!
Konuşmamakla gerçek muradın neydi söylesene?
Amacın sözün bitmesi demek ise bunun yolu sine-i millete dönmek ve sokakta mücadele etmek değil mi?
Yok, Bahçeli senin dünkü suskunluğun aslında rehin ya da görevli olduğunun işaretidir; zira bugün konuşmayacaksan ve toplumu uyarmayacaksan ne zaman konuşacaksın?
Evet, Devlet Bahçeli sen aslında mücadeleden kaçtın ve kaçışını protesto diye yutturuyorsun ve uyuyan millet uyanmasın istiyorsun!
Ama şunu bil; bu ve benzeri tutumlarınla ve de ülkücüleri hadimleştirerek "Kürdistan"ı inşa eden ilk 5 isimden biri olarak tarihe geçeceksin!
Balbay tamam, peki ya diğer esirler?
Bize göre suç olmaksızın 5 yıla yakın bir zamandır esir tutulan Mustafa Balbay‘ın özgürlüğüne kavuşup evlatlarıyla kucaklaşması çok geç alınmış bir karardır.
Aynı durumda olan, yani Balbay gibi hayali suç isnadıyla esir alınan yüzlerce kahramanın hâlâ zindanda tutulması ayrı bir garabettir.
İlker Başbuğ’lar, Doğu Perinçek’ler, Engin Alan’lar, Yalçın Küçük’ler, Bilgin Balabanlı’lar, Kemal Kerinçsiz’ler, Hurşit Tolon’lar, Ergün Poyraz’lar, Hasan Iğsız’lar, İbrahim Fırtına’lar, Fatih Hilmioğlu’lar, Mehmet Bedri Gültekin’ler, Çetin Doğan’lar, Erkan Önsel’ler, Tuncer Kılınç’lar, Hasan Atilla Uğur’lar, Turan Özlü’ler, Deniz Yıldırım’lar, Veli Küçük’ler, Levent Temiz’ler, Hikmet Çiçek‘ler ve adlarını bu sayfaya sığdıramayacağım Ergenekon ile Balyoz tertibinin mağdurları da hiç vakit kaybetmeden tahliye edilmeli; zira bu davanın "Büyük Kürdistan"ın kurulması ve Atatürk’ten rövanş almak için toplumda korkuyu hâkim kılma adına tezgâhlandığını artık uzaylılar bile biliyor.
Yok, bu tahliyeler yapılmaz ve sadece milletvekilleri ile sınırlı tutulursa o zaman bunun Öcalan’ı hapisten kurtarmak için bir tertip olduğu, yani emsal yaratma adına yapıldığı kanıtlanır.
Öcalan mebus değil mi dediniz!
Ondan kolay ne var!
Tayyip Siirt’ten nasıl mebus yapıldı ise Öcalan’ı da Hakkâri’den derhal aday yaparlar ki YSK nasılsa bu işlere alışkın ve bir yol bulur!
a45UyF587661-201307301451-05
Genclik adaletsizlige dogru yoneldigi zaman, bilincin aynasina bakmayi goze alamaz. Oysa olgunluk cagi kendini bu aynada gorur. Yasamin bu iki evresindeki tum ayrim buradadir.
Honore De Balzac
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
0 Comments:
Post a Comment
Subscribe to Post Comments [Atom]
<< Home