Tuesday, September 17, 2013

(GugukluhayaT) 05-Cüneyt Arcayürek: Bal Gibi Savaş İstiyorlar...

Yeni sloganımız budur. YURTTA SAVAŞ, DÜNYADA SAVAŞ!.... (O.P.)

Cüneyt Arcayürek: Bal Gibi Savaş İstiyorlar…

17 Eylül 2013

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, sabah erken saatte Davutoğlu’nu aradı.

Paris’teki Suriye toplantısına davet etti diye haber bültenleri, örneğin NTV, saatlerce anons etti.

Davete özel bir önem verme çabalarına karşın dün haber gazetelerde tek sütun!..

ABD; İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra, Suudi Arabistan ve Türkiye’yi toplantıya neden çağırdı?

Esad’ın nasıl devrileceğini konuşmak için mi?

Yoksa Rusya ile vardıkları anlaşmayı birinci elden Türkiye ve Suudi Arabistan’a anlatmak amacıyla mı Paris toplantısını düzenledi?

Haberler ikinci olasılığa işaret ediyor.

Kuşku yok, başlık Suriye olunca toplantıda kimyasal silahlar anlaşmasının içeriği, yaptırımları ve Şam’ın sözünde durmaması durumunda yalnız askeri müdahale değil, Esad’ın devrilmesi, böylece Suriye’de iç savaşın sona erdirilmesi de gündeme gelecek!

Elbette Türkiye tarafından!

***

Diğer devletlerin olası davranışları önceden bilinmez ama toplantıda Davutoğlu’na Suriye’deki kanlı iç savaşı sona erdirmek için neler yapmak gerektiğinin sorulmasına da gerek yok!..

ABD Başkanı Obama ve Dışişleri Bakanı Kerry:

RTE-Davutoğlu ikilisinin, savaş çığırtkanlığı yapmadık, savaş istemedik diye son günlerdeki kıvranmalarının gerçeği yansıtmadığını…

Kimyasal silah anlaşmasının müdahale olanağını ortadan kaldırmasının Türk hükümetini memnun etmediğini yineleyeceklerini…

Konu açılmış ve ana başlık Suriye iken Davutoğlu’nun, pekâlâ kimyasal silah sorununu çözdünüz diyelim…

Binlerce insan öldüren Esad’ın, katliamlarına devam edeceğini özenle belirteceğini…

Kimyasal silahların kullanımı kadar insanlığa aykırı bu vahşet ne olacak, nasıl önlenecek, Esad nasıl gidecek diye soracağını da adları gibi biliyorlar.

***

Bizim ikilinin savaşa karşı olduklarını ve asla istemediklerini söylemeleri, içeride giderek yükselen savaş karşıtlığı seslerinden kaynaklanmıyor…

ABD ile Rusya St.Petersburg’da anlaşıyor.
RTE’nin gözü önünde bir araya geliyor.
Müdahale yerine kimyasal silahları Şam’ın teslim etmesinin koşullarını saptayıp ilan ediyorlar.

Yalakaların yazıp söylediğine göre, Allah’ın Türk halkına armağanı, çevresinin şişirmesiyle kendini dünya lideri sanan RTE’ye ne zirvede, ne sonra ne de ikili görüşmeler sırasında arayıp neler düşündüğü veya önereceği sorulmadığı gibi ikinci elden bilgi de vermiyor ABD!

Şimdi savaş istemediklerini söylemelerine bakmayın…
Esad’ı ancak silahlı ortak bir müdahalenin devireceğine inanıyor bizimkiler ve hâlâ aynı kafayla konuşuyorlar.

Davutoğlu askeri müdahale demiyor, ama bugünlerde BM’nin "güçlü" önlemler almasını ve son olarak "caydırıcı" önlemler gerektiğini acaba neden söylüyor?

Güçlü müdahale herhalde Güvenlik Kurulu’nun Esad’a, savaşa dur diyecek kararı değil.

Caydırıcı önlemler ise Esad’ı yolundan alıkoyacak söylemler olmasa gerek.

Bizim ikili bal gibi dün de bugün de Esad’a karşı savaş istiyor.

İçinde bulunacağımız bir savaş!

Ne var ki gerçek durum şu:

Savaşı, müdahaleyi önlemek için Rusya’nın önerisine kucak açan ABD, herhalde Türkiye’nin Esad takıntısı hatırına askerini Suriye’de savaşa sürecek değil.

Üstelik, Türkiye dışında yalnız ABD değil; İngiltere de, Fransa da, Almanya da, hemen bütün Avrupa ülkeleri savaşa karşı.

***

Başbakan, Esad’ın Suriye’de 110 bin Arap kardeşini öldürdüğünü durmadan söylüyor.

Ama aynı RTE, Irak’ta Amerikan işgali sırasında ve hâlâ ölen ve öldürülen kadın, erkek, çocuk milyonlarca Arap kardeşinin arkasından tek damga gözyaşı dökmedi.
Irak’taki kanlı olayları tribünden seyrettiğini anımsamıyor ve…

Irak ve Suriye örnekleri yan yana konulduğunda şöyle bir sonuç akla takılıyor.

Başbakan’ın Arap kardeşliği ölçüsü yerine ve işine geldiğine göre değişiyor!

Irak’ta görmezden geliyor, ama Suriye’de?

Her fırsatta Suriye’deki Arap kardeşlerinin arkasından ağıt çağrıştıran bir konuşma yapıyor.

***

Lakin Başbakan’ın, polisin biber gazıyla ya da gaz kapsülüyle ölen, gözünü yitiren, yaralanan Müslüman Türk kardeşlerinin arkasından gözyaşı döktüğü görülmedi bugüne dek, ama Kahire’deki eylemlerde ölen Arap kızın babasına yazdığı mektup okunurken ekranlarda ağlıyor…

Bu iki birbirine zıt tablo bir soruyu davet ediyor:

Başbakan’ın ülkemizdeki toplumsal eylemlerde polisin öldürdüğü gençlerden bir iki damla gözyaşını esirgememesi için…

bu gençlerin illa ki Arap olmaları mı gerekiyor?

Cumhuriyet


a45UyF587661-201307301451-05
^^^^^ - vvvvv
 

zaryop:jaro

Kotu insanlarla oturup kalkmak, iyi insanlar hakkinda su-i zan dogurur.

Hz.Ali
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home


Real Estate