(GugukluhayaT) 05-İsrafil K.Kumbasar - Türkiye'yi savaşa sokma tezgahları
Komşularla sıfır sorun politikası. -->> NeoOsmanlı İmparatorluğunun ihyası-->> Yurtta savaş, cihanda savaş. Gidişat böyle olmuştur.. Sonunda arıza çıkmıştır. Olmaması mümkün değil. Başta niyetin kötü. İmparatorluk kuracaksın. Bunu da dünya aleme ilan etmişsin. Herkes razı mı, senden isteyen, talep eden var mı? Üç kişi istedi diye, koca koca milletler adına hayal kuruyorsun. İlk anda ekonomik ve kültürel gücünle dövecektin. Bu mantık da sakat. Seninle ticaret yapan adam ne der? Bu gün para kazandırdığım bu millet yarın başıma bela olacak demez mi? | Güzellikle olmayınca işi zorla yapmaya kalkmışsın. Önünde kim engel Esad mı, onu derhal Esed yapıp düşman bellemişsin. Koca bir ülkede iç savaş çıkarmışsın. Boru değil, komşu bir ülkede iç savaş çıkarmışsın. Yardım ve yataklık etmişsin. Silah ve adam göndermişsin. Bir millet başka bir millete bundan daha büyük ne kötülük yapabilir ki? Şimdi bu planlar çakmıştır. Çakmakla kalmamıştır. Arap halklarıyla Türkler arasına onulmaz kin ve nefret tohumları da ekmiştir. Şimdi kolaysa Arap'la bir daha dost ol, işbirliği yap, ticaret yap. Yanlış hesap Bağdat'tan döner derler. Bunların ki, anlaşılan Şam'dan dönecek. İyi ki de oradan dönecek. Oradan dönmese daha öteden, daha büyük zararlara sebep olduktan sonra dönecekti zaten. Her işte bir hayır var derler ya, öyle. Saygılar Oraj POYRAZ -------------- |
İsrafil K.Kumbasar - Türkiye’yi savaşa sokma tezgahları
Türkiye, adeta gizli bir el tarafından Suriye ile çatışma noktasına doğru sürükleniyor.
Memleketin başına örülmek istenen çorabın başkent sakinleri hariç, herkes farkında.
Türkiye’nin uçağı neden düşürüldü, Suriye’nin helikopteri hangi gerekçe ile vuruldu, ‘neyin ne olduğunu’ bilen bir yetkili ortada yok.
Bir tür ‘kendin pişir, kendin ye’ faaliyeti sürdürülüyor; mangalı, eti verip, yer gösterip "Abi damak tadına göre takıl işte" diyorlar.
Uçak düşürüldü mü, düşürüldü.
Helikopter vuruldu mu, vuruldu.
Zamana yaymalarından, kamuoyunu doğru dürüst bilgilendirmemelerinden de anlaşılıyor ki, gelişmelerden kendileri de duruma hakim değiller.
Bir şeyler oluyor da ‘neler’ oluyor, ‘kimler tarafından’ olduruluyor meçhul.
İşin aslı, bu "meçhul" denilen şey, aslında son birkaç aydır herkese malum:
Suriye ihalesi Türkiye’ye kaldı.
Fakat ‘aynı merkezden’ icazet aldıkları cuntacıların tabiriyle ‘şartlar henüz olgunlaşma’ kıvamına gelmedi.
İşin içine Rusya, Çin ve İran’ın girmesi ile ‘tereyağından kıl çekme’ hevesleri kursaklarında kaldı.
‘Kendin pişir, kendin ye’ iyi bir etkinlik; güzel bir hafta sonu fantezisi.
Lakin elin oğlu "Sana yedirmem" deyip dişlerini gösterdi mi ‘dala budağa’ el atmaya başlarsın; NATO’dan medet umar hale gelirsin.
Daha doğrusu yıllarca ‘sırtında’ taşıdığın, ‘her ayak işine’ koştuğun organizasyona "Ben bu işin altından kalkamayacağım" mesajları gönderirsin.
‘Modern’ dünyayı bu ‘şer gücüne’ karşı ortak harekete ikna etsen de nafile.
Operasyonun sonunda senin payına düşecek olan ‘kelleler’, onların payına düşecek olan ise ‘Suriye’nin doğal kaynakları’ olacak.
Onunla kalsa öp başına koy; ‘Suriye halkını’ diktatörün zulmünden kurtaracağım teranesiyle, ‘kendi halkının’ başına olmadık belalar getirmek de işin cabası.
Köşe başında su satıp, yaz tatilini değerlendiren ilkokul öğrencisi bile asıl hamlenin "Birleşik Kürdistan’a kapı aralamak" olduğundan haberdar.
"İnceldiği yerden kopsun" diyorsan, senin bileceğin iş; tarih önünde ‘basiretsiz’, ‘gafil’, ‘öngörüsüz’ diye damgalanırsın olur biter.
Ancak "Yok öyle bir şey" diye kafa tutup, burnunun doğrusuna devam edersen işte o zaman memleketin hali dumandır.
***
‘Kibrit’ çakıldı, ‘Kuzey Atlantik’ten beklenen rüzgar eserse ‘mangalın’ tütmesi, odunların çatırdaması yakındır.
Allah’tan bu kez muhalefet boşboğazlık edip "Odunlar ıslak" diye feryadı basmıyor.
‘İncir çekirdeğini’ dolduracak lafları olmasa da ‘gaz alınması’ doğrultusunda oldukça temkinli hareket ediyorlar.
Hele hele son ‘çözüm’ teranesine ‘yedek lastik’ olmasından anlaşıldığı üzere ana muhalefetin Sam Amca’ya rağmen ‘yerli’ bir politikayı dillendirmesi mümkün değil.
Tek seçenek olarak ‘balkona’ çekilip, işi "kem küm" ile geçiştirmeye çalışıyorlar.
Yoksa şimdiye kadar çoktan meydanları doldurup, günde on öğün dillendirdikleri o sanal ’barış’tekerlemelerini sıralamaya başlamışlardı.
Ağırdan alıp, "Görelim Sam Amca neyler" stratejisi izliyorlar.
Herkesin çoluk çocuğunu başına toplayıp bir kuytuda, ağaçların serin gölgesinde "Kendin pişir, kendin ye" keyfine dalması hakkıdır.
Ama ‘başkalarının’ bağında, bahçesinde mangal yakmak bu coğrafyada çok da kabul edilebilir bir durum değildir.
Hadi mangal için ‘izin koparıldı’ diyelim, ‘ocaklara ateş düşürmek’ hiç mi hiç affedilir bir eylem olmasa gerek.
***
Eğer sizi ‘komşunuzun ocağını’ tarumar etmeye zorlayanlar varsa, bu gerçeğin er ya da geç su yüzüne çıkacağını unutmayın.
Hani ikide bir ağzınızda sakız ettiğiniz bir laf var ya, "Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur" diye.
Esad’ın metodu ile Esad’ı alt etmeye çalışmak sizi işte o sona götürür.
a45UyF587661-201307301451-05
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
GIDERAYAK. . . . . .
Handan,hamamdan gectik
Gun isigindaki hissemize raziydik
Saadetinden gectik
Umidine raziydik
Hicbirini bulamadik
Kendimize huzunler icadettik
Avunamadik
Yoksa biz...
Biz bu dunyadan degil miydik?
Orhan Veli KANIK
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |
0 Comments:
Post a Comment
Subscribe to Post Comments [Atom]
<< Home